TRUMP ABD Başkanı seçildiği gün saldırıya uğradı. Koltuğa oturduğu gün onu darbeyle indirmeye kalktılar. Rusya'nın seçimlere müdahale ederek Trump'ı başkan yaptığını ilan ettiler. ABD'nin yeni başkanına "Ajan" dediler. Soruşturma açtılar, savcılar devreye sokuldu, haftalarca şahitler dinlendi. Medya kamuoyunu "Trump Moskova'nın ajanı" iddiasına inandırmak için kendini yırttı. O yüzden Trump neredeyse medyanın tamamını düşman ilan etti. Peki kimdi bu medyanın sahipleri? ABD Başkanını koltuğa oturduğu gün indirmeye kalkan patronlar... Yani Küresel sermayenin en tepesi... Yani Çin'i üretimde dünya devi yapan dolar milyarderleri....
ABD'de seçimin ertesi günü başlayan darbe girişimini anlayamamıştık. Trump bas bas "Bu bir darbe teşebbüsüdür" diyor, dünyada kimse ciddiye almıyordu.
Yeni ABD Başkanı karşısındaki güçlere savaş ilan ediyor, ellerindeki ABD Merkez Bankası'nın ülkenin en büyük düşmanı olduğunu söylüyordu.
O küresel sermayenin yatırımları ile ABD'nin karşısına diktiği Çin'i ikinci en büyük düşman ilan ediyor, ardından buna Avrupa Birliği'ni ekliyor, dönüp bakan olmuyordu. Dünya umursamıyor, kendi dertleriyle uğraşıyordu.
ABD'de kim başkan olursa olsun bu zengin ailelerin kucağına oturuyor, bankalarından borç alıyor, faizler katlanarak büyüyor, ana borcu ödeyebilecek tek adam çıkamıyordu iktidarlarda. ABD'yi borç batağına sokan bu servet sahibi soyguncular, Rus ajanı iftirası ile indiremedikleri Trump'a açtıkları savaşı durdurdular mı?
Hayır. Gittiler bu defa Ukrayna Devlet Başkanı ile yaptığı görüşmeyi bahane edip kongredeki tetikçileri Demokratları devreye soktular. AZİL SÜRECİ başlattılar.
Peki Trump peşpeşe gelen bu darbe girişimleri karşısında ne yaptı? Gitti ABD kongresi ile Beyazsaray arasındaki ünlü Pennsylvanie Avenue'da tarihi bir postane binasını satın aldı, otel yaptı.
Aynı zamanda tam FBI'ın karşısında olan tarihi binanın açılışında bir konuşma yaptı. "Görüyorsunuz değil mi? Bırakın beni azlettirmelerini, bir kez daha seçlldikten sonra Beyazsaray'dan ayrılacağım" dedi. Yani kendisini devirmeye çalışan küresel sermayeye adeta meydan okudu. "Beyaz Saray'dan 2. dönem başkanlığından sonra ayrılsam bile bulunduğu cadde benim.
Ben yine burada olacağım" mesajı vererek dalga geçti.
Trump'ı böylesine cüretkar meydan okumalar içine iten gücü değildi. Çünkü ona karşı yürütülen darbe girişimleri aslında Amerikan DERİN DEVLETİ'NE karşı bir savaştı. Trump, Derin Devlet'in seçip göğsüne taktığı bir rozetti. Her darbe girişimi ABD Derin Devleti'ne karşıydı.
Bugün bu muazzam savaşın doğurduğu bir Virüs Savaşı ile karşı karşıyayız. Küresel sermayeye indirilecek en büyük darbe dükkanlarını kapatmaktı. Şu anda neredeyse tüm dünya kapandı, üretim durdu. Virüs yeryüzü ekonomisini yöneten dünyanın en zengin yüzde 1'ini silindir gibi ezdi. Şirketlerin hisseleri dibe vurdu.
Şimdi Amerikan Hazine Bakanlığı piyasalardan hisse toplamaya başladı.
Amerikan derin devleti, savaştığı PARA Gücüne karada spreyle virüs sıktı. Şimdi kendisi uçak kaldırıp havalanıyor. Dünyada muazzam bir tasfiye başladı. Kimler ayakta kalırsa bu uçakta olacak. Kimi businessda oturacak kimi ekonomik koltukta. Kimi de ayakta. Yeryüzünde serilenlerin ise yaşama şansı yok. Belki İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail gibi ülkeler batacak. Silinip gidecek. Bambaşka ülkeler dünya güç sahnesine çıkacak.
Yeni bir dünya düzeni kuruluyor.
1. Dünya ve 2. Dünya savaşlarını unutmayın. Tüm Yeni Dünya Düzenleri en büyük yıkımların ardından kurulmuştur. Şu anda yaşadıklarımız YIKIM aşamasıdır. Yeni fırtınalar kopacaktır. Zaten ABD'de en resmi ağızlardan "Fırtına geliyor" diye açıklamalar yapılıyor. Bunun ne olduğunu ise önümüzdeki günlerde göreceğiz. 2. safha yani düzenin kurulması da sonrasında gelecek.
Olaylara virüs, yarasa diye bakarsak yara alır masa bulamayız. Dünyadaki son yüzyılın en büyük yıkıcı değişimine tanıklık ediyoruz. Olay budur....
Bekir Hazar/Takvim Gazetesi